23 Mayıs 2021 Pazar

Saatleri Ayarlama Enstitüsü / Ahmet Hamdi Tanpınar


Kitabın Adı: Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Yazarı: Ahmet Hamdi Tanpınar

Yayın Evi: Dergâh Yayınları

Sayfa Sayısı: 382

    Bu eseri nasıl anlatacağımı şahsen bilemiyorum zaten bu yüzden de bitireli bir hafta olmasına rağmen oturup da bir türlü yazamadım çünkü ne yazsam ne söylesem kendimi kitap hakkında bilgi verebilmiş gibi hissedemedim. En başta şunu söylemek istiyorum ki eser kesinlikle belli bir okuma birikimi sağlayan kişiler tarafından okunmalı tabii ki bu benim şahsi kanaatim ben oldum da bu kitabı okudum, anladım gibi bir iddiam yok asla ama şahsen ben bu eseri daha önce okusaydım, mesela lise yılları gibi hiç  bir şey anlamazdım muhtemelen. Ki o zamanlar edebiyat öğretmenimizin bu kitabı ısrarla okumamız gerektiği hakkında tavsiyelerini çok net hatırlıyorum iyi ki öğretmenimi dinlememişim 🙈 çünkü bence bazı eserler varki o eserleri okumak için belli bir olgunluğa erişmiş olmak gerekiyor. O kıvama gelmeden okuduğum eserleri ne yazıkki ilerleyen zamanlarda da okuma isteğim kaçtığı için kendimde bir kayıp olarak görüyorum. 
    Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ilk okuduğum kitabı. Ben bir yazarı ilk defa okuyacaksam mutlaka önceden yazar hakkında bilgi edinirim ne zaman yaşamış,  nasıl bir ortamda yetişmiş, yaşadığı dönemin şartları nelermiş, hangi yazarlar yada düşünürlerden etkilenmiş vs. gibi çünkü bu  bilgilere sahip olmanın okuyacağımız eserden en yüksek verimi almamıza kesinlikle katkısı olduğunu düşünüyorum nitekim Ahmet Hamdi Tanpınar'ın da sembolizm akımından etkilendiğini ve Türk edebiyatında bu akımının önemli temsilcilerinden birisi olduğunu da bu süreçte öğrendim ve kitabı okurken de bunu sürekli göz önünde bulundurdum çünkü yazarın her ne kadar şiirlerindeki kadar olmasa da bu eserinde de sembolizmin etkisini görüyoruz.
     Saatleri Ayarlama Enstitüsü Türk Edebiyatında modern edebiyatın başlangıç eserlerinden bir tanesidir. Eser ilk olarak 1954 yılında Yeni İstanbul Gazetesi'nde tefrika edilmeye başlanmış, 1961 yılında da kitap olarak basılmıştır. Eser Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hayatta iken yayınlanan son eseridir. Yazar, eseri yayınlandıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetmiştir. 
    Romanın konusu en genel tabirle Türk insanının Doğu ile Batı arasında bocalamasıdır. Ama benim gibi kitabı okumadan önce kitabın konusu hakkında herhangi bir fikir sahibi değilseniz bunu anlamanız biraz uzun sürebilir öyle ki roman Hayri İrdal adındaki başkarakterimizin çocukluğundan itibaren kendi hayatını anlatması ile başlayıp devam ediyor okurken sanki bir anı okuyormuş hissine kapılıyorsunuz ve bunu yaparken de oldukça eğleniyorsunuz, yer yer gülüyorsunuz benim okurken çok güldüğüm bazı kısımlar vardı ki onları burada yazmayacağım ama sizlerin de okurken aynı yerlerden keyif alacağınıza  neredeyse eminim.     Roman aslında neredeyse baştan aşağı bir hiciv gibi düşünülebilir. Yazar ''medeniyet değiştirme uğraşına girmiş toplumun geçmişinden getirdiği değerleri bir kenara bırakıp yeni değerler edinmeye çalışırken nasıl bocaladığını'' bolca iğneleme yaparak ve bunu bir gülmeceye dönüştürerek anlatmıştır. Aynı zamanda körü körüne eskiye bağlı kalmaya çalışıp çağın getirmiş olduğu makul yeniliklere dahi arkasını dönen kesimi de aynı tarzla eleştirmiştir. Bütün bunlarla kalmayıp devlet dairelerinin işleyişine de dokundurmalarda bulunmuştur. Toplumun aslında hiç de ihtiyacı olmayan uydurma bir Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile bunu yapmıştır. Nitekim bizim hayatımızda da gereksiz olan ama sanki çok da lüzumluymuş gibi lanse ettirilen ciddi insanların ciddi ciddi çalıştığı (çalışıyormuş gibi yaptığı) kurumların mevcut olduğunu düşündüğümüz zaman yazarın bu eleştirisinin yerli yerinde olduğunu görüyoruz. 
     Romandaki karakter yelpazesi çok geniş olmakla beraber eser temelde kitabında anlatıcısı olan Hayri İrdal ile Saatleri Ayarlama Enstitüsünün kurucusu olan Halit Ayarcı çevresinde gelişmektedir ama bu demek değildir ki diğer karakterler tamamen yan karakterler. Tam tersine asla böyle değil romanın her karakteri toplumumuzdaki bir aksaklığı eksikliği temsil etmektedir. En mükemmel karakter bile kusursuz değildir onun da mutlaka bir noksanı vardır. 
    Son olarak şu hususa da değinmek istiyorum çünkü kitap bana bunu çok düşündürdü. İnsanın doğasında çalışmak, üretmek vardır ve insan emek verip bunun sonucunda bir şeyler elde ettiği zaman maddi manevi doyuma ulaşabilir ama ne yazık ki insanoğlu çoğu zaman kolay yoldan çok şeye sahip olmayı, onları biranda zengin edecek büyük işler peşinde koşturmayı sever fakat bu her zaman mümkün olmaz ve beraberinde mutsuzluk ve ümitsizlik getirir. Toplum çalışma ahlakından ve düzeninden ne kadar uzaklaşırsa kendini o kadar mutsuz eder. Kitabı okuduğunuz zaman bana neden bunları düşündürdüğünü anlayacağınızdan eminim.
    Yazımın sanki daldan dala atlamış sürekli başka başka şeylerden bahsetmiş gibi  bir havası olduğunun farkındayım ama inanın bu en toparlanmış hâli😀 Eser aynı anda o kadar çok şeyi hicvediyor ki ben nacizane bu kadar anlatabildim. 
Hepinize keyifli okumalar diliyorum. Sağlıcakla kalın. 

Not: Bir sonraki kitabımız Grigory Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde ile en kısa zamanda görüşmek dileğiyle.

15 Mayıs 2021 Cumartesi

Puslu Kıtalar Atlası / İhsan Oktay Anar

 

Kitabın Adı: Puslu Kıtalar Atlası

Yazarı: İhsan Oktay Anar

Yayın Evi: İletişim Yayınları

Sayfa Sayısı: 238

    

    Puslu Kıtalar Atlası İhsan Oktay Anar'ın yayınlanmış ilk romanıdır. Eser, ilk kez 1995'te İletişim Yayınları tarafından basılmış olup günümüze kadar tazeliğini korumayı başaran eserlerden birisi olmuştur.

    Yazar, eserini gerçek dünya ile kurmaca dünya arasındaki sınırların kaldırıldığı edebiyatta üst kurmaca olarak adlandırılan bir teknikle kaleme almıştır. Eser, en genel tabirle felsefî roman diyebileceğimiz bir sınıflamaya tâbi tutulabilir bunun en büyük nedeni de şüphesiz yazarın aslında bir felsefeci olmasından kaynaklı. Nitekim yazarın bu kimliğini biliyor olmamız eseri bizim için daha anlaşılır kılmakta. Puslu Kıtalar Atlası kısa bir özetle açıklanması ve anlatılması zor bir eser fakat benim amacım da zaten kitabın özetini çıkarmak değil sizde kitaba dair merak uyandırmaya çalışacak bir kaç cümle yazabilmek.😉

    Roman 17. yy. İstanbul'unda geçmektedir. Bütün hikâye korsan olan Arap İhsan'ın yeğeni Uzun İhsan Efendi'yi ziyaret etmesi ile başlar. Uzun İhsan Efendi'nin adını geçirmişken hemen burada şunu belirtmek istiyorum yazar kendisi ile Uzun İhsan Efendi arasında bir ilişki kurmuş daha doğrusu Uzun İhsan Efendi ile kendisini romana dahil etmiş böylece kurgudaki gerçekliği alt üst etmiş ve bir üst kurmaca yapmıştır. 

    Eserin karakter yelpazesi oldukça geniş olmakla beraber asıl hikâye genel olarak birkaç karakter etrafında şekillenmektedir. Bu karakterlerin en önemlileri Uzun İhsan Efendi ve onun oğlu Bünyamin'dir. Uzun İhsan Efendi bir dünya atlası hazırlamanın hayalini kuran ama dünyayı gezerek bunu yapmaya cesaret edemeyen birisi olduğu için bunu uykularında yapan karakterimiz. İçtiği yeşil uyku şurubu ile derin uykulara dalmakta bu sırada ruhu bedeninden ayrılıp dünyayı gezmekte ve kendisi uyandığı zaman gördüklerini bir deftere kaydederek hayalini kurduğu atlası hazırlamaktadır. Dayısı Arap İhsan'ın çevirisini yaptırmış olduğu bir kitabı okuduktan sonra  gerçekliğin doğası üzerine düşünmeye başlar ve eser boyunca biz okuyuculara da aynı sorgulamayı yaptırır. Nitekim bahsini ettiğim bu kitap Descartes'in ''Yöntem Üzerine Konuşma'' isimli kitabıdır. Hepimizin Descartes'e ait olduğunu bildiğimiz ''Düşünüyorum öyleyse varım.'' teorisini başka bir düşünme biçimiyle ele alıp bizi de bu düşünce çarkının içine dahil etmeyi başarmıştır. Oğlu Bünyamin bir sebeple evden ayrılmak için babasından izin istediği zaman ona izin verir ve rehber olması için hazırlamış olduğu atlasını oğluna vererek ne zaman başı sıkışırsa bu atlasa bakmasını tembihler. Nitekim Bünyamin evden ayrıldıktan sonra yaşadığı olaylar karşında ona yol gösteren ve içinde bulunduğu zor durumlardan onu kurtaran hep bu atlas olmuştur. 17. yy.'ın İstanbul'unda yer yer dilenciler dünyasına yer yer meyhanelerin curcunasına dahil olduğumuz eser işte tam anlamıyla bu aşamadan sonra başlamakta ve bizi tarihî, felsefî, edebî ve bol eğlenceli bir yolculuğa çıkarmaktadır. 

Ben bu yolculukta çok eğlendim sizlerin de aynı keyfî yaşamasını temenni ediyor ve yazıma burada son veriyorum umarım okuyan herkes için faydalı bir yazı olmuştur. Sağlıcaklakalın...

Not: Bir sonraki kitabımız Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile en kısa zamanda görüşmek dileğiyle.

5 Mayıs 2021 Çarşamba

Neden Yazıyorum

Herkese merhaba✋
    
Bu benim ilk blog yazım bu sebeple de biraz heyecanlıyım açıkcası çünkü bu zamana kadar internet ortamında aktif olarak kullandığım hiçbir hesabım, sayfam vs. olmadı bu yüzden kendimi sanki okyanusa açılmış gibi hissediyorum. 🙈 
Bir blog yazmaya başlamak üzerine düşündüğüm, planladığım bir şey falan değil. Uzun zamandır kendime planlı bir okuma düzeni oluşturmaya çalışıyorum. Okuduklarım, üzerinden zaman geçtikten sonra kaybolmasın, birikerek peşimden gelsinler istiyorum bunun içinde okuduklarım hakkında düzenli olarak bir şeyleri bir yerlere yazmam gerektiğini biliyorum ama bu zamana kadar bunu beceremedim açıkcası, bu niyetle yazmaya başladığım defterler hep yarım yamalak kaldılar bir yerlerde.🙈 Okuduklarımın birikimini yapmak yanında onlar hakkında konuşmayı, paylaşmayı da çok seviyorum bunu en çok kız kardeşim ile yapıyoruz. Ne yazıkki çevremde bunu yapabileceğim çok fazla insan yok hatta kardeşim dışında kimse yok diyebilirim. Bu yüzden bu sayfada bu ihtiyacımı da karşılayacağımı düşünüyorum. Bütün bunlara ilaveten ben hep ne okumalıyım, neyi nasıl okumalıyım şeklinde aramaları internette çok fazla yapıyorum ve bu şekilde deneyimlerini paylaşan kişilerden oldukça istifade ediyorum eğer benim gibi bu tür araştırmalar yaparak fikir edinmeye çalışan kişiler varsa onlara da belki bir katkım olur düşüncesiyle böyle bir blog yazmaya karar verdim. Okumalarımı bir düzene koyup başladıktan sonra düzenli olarak paylaşımlarımı da yapmaya çalışacağım en kısa zamanda görüşmek dileğiyle hoşcakalın.👋

Yaşar Kemal /İnce Memed II

Kitabın Adı: İnce Memed II Yazarı: Yaşar Kemal Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları Sayfa Sayısı: 459      Uzun zamandır bloğumla ilgilenemedim. ...