Yazarı: J.D. Salinger
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 198
Bugün J. D. Salinger'in Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabıyla beraberiz. Bu kitap benim herkesden duyduğum, sürekli bir yerlerde gördüğüm, oldukça meşhur, çeşitli ödüller aldığını bildiğim bir kitaptı fakat aynı zamanda adından başka hiçbir şeyini bilmediğim içeriği hakkında zerre bilgi sahibi olmadığım ayrıca okuyan kimseden kitap hakkında olumlu bir yorum bir tavsiye de almadığım bir kitaptı bu yüzden okumayı düşündüğüm kitaplar arasında değildi. Yani kendim alıp da okuyacak olsam bu muhtemelen daha uzun bir zaman sonra olurdu ama kitap eşimde vardı 😊hazır elimin altındayken okuyayım dedim ve bu zamana kadar kitabı okuyup da bana tavsiye etmeyenlere inat kitabı okumamış olanlara tavsiye ediyorum.💪😃
Kitabı okumaya ilk başladığımda benim de bir tuhafıma gitmedi desem yalan olur. Çünkü az önce de söylediğim gibi kitabın içeriği hakkında hiç bir bilgim yoktu ve adından dolayı ben bildiğiniz çavdar tarlalarında hoplayan zıplayan çocukların olduğu böyle organik ortamlarda geçen bir hikâye okuyacağım zannediyordum.🙈 Kitabın bu söylediğimle alakası yok.😂 Kitap benim beklediğim tarzda olmadığı gibi bir de çok açık saçık ifadeleri vardı ve bana göre fazla rahat bir kitaptı ama buna rağmen bu esneklikte yazılan diğer kitaplarla bir de tutamıyordum çünkü okurken yazarın bunu bir fantazi için değil de hakikaten bir şey anlatmaya çalıştığı için yazdığını hissediyordum. O yüzden kitabı sonuna kadar okuyup anlamlandırmak için daha da acele ettim. Öyle ki kitap bir tek bana açık saçık gelmemiş yazıldığı dönemde ABD yönetimine de böyle gelmiş ve ahlak dışı bir kitap olarak nitelendirilmiş ki kitap uzun yıllar yasaklı kitaplar arasında yerini almış.
Eser, başkarakterimiz Holden Caulfield'ın kendi ağzından anlatılıyor bu yüzden sanki günlük okuyor hissine de kapılabiliyorsunuz. Hikâyenin işleyişi hakkında bir şey yazmayacağım sadece Holden karakterinin derdinin ne olduğu hakkında daha doğrusu benim onun derdi olduğunu düşündüklerim hakkında yazacağım. Holden 16 yaşında ve kendisini bir türlü içerisinde bulunduğu çevre ile bağdaştıramayan bir çocuktur. Etrafındaki herkes, her şey ona samimiyetsiz ve yapay gelmektedir, insanların kendi istedikleri hayatı değil toplumun onlara dayattığı suni hayatı yaşadıklarını düşünmektedir ama yine de yaşadığı dünyanın bu olduğu gerçeğinin farkındadır ve bence buna uyum sağlamak için de bir süre çaba sarf etmektedir. Zaten kitabın açık saçık ve ahlak dışı diye nitelendirilen kısımları da onun bu uyum sağlamaya çalıştığı sürede karşımıza çıkıyor. Holden'a göre içki-sigara içiyorsanız, bakir değilseniz, insanlarla samimiyetsiz ilişkileriniz varsa, hissettiğinizden daha coşkulu yaşıyorsanız değer gördüğünüz bir toplumdasınızdır bu yüzden bir kaç günlük süre zarfında Holden'da bunları yapmaya çalışıyor ama kendisini o ana kadar içinde bulunduğu boşluktan daha da derinlerde bulunca psikolojisi iyice bozuluyor.
Kitap, hep ergenlik döneminden geçen çocukların yaşadıkları duygulara yer vermesi bakımından değerlendiriliyor bu bence de doğru, belki kişi bu duyguları ergenlikte daha yoğun yaşıyor olabilir ama bana sorarsanız bunun da ötesinde bir derdi vardı eserin. Yaşadığımız hayattaki değerleri sorgulatma her şeyden öte insan ilişkilerimizdeki samimiyeti gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlatma çabası var yazarın. Bu yüzden her ne kadar okurken belki okumaktan rahatsız olacağımız şeylerle karşılaşıyor olsak da kesinlikle kıymet verilmesi gereken bir eser olarak görüyorum. Eseri okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.
Not: Bir sonraki kitabımız Ömer Zülfü Livaneli'nin Balıkçı ve Oğlu ile en kısa zamanda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder